Taksim Dayanışması, 6 Haziran Basın Açıklaması

Bugün Taksim Gezi Parkı Direnişimizin 10. Günü. Tüm çağrılarımıza kulakların tıkandığını ve polisin ilk günden beri uyguladığı vahşi saldırılarına devam ettiğini üzülerek görüyoruz. Kamu oyununun da bilgisinde olan bu saldırgan tutuma rağmen, her rengiyle, inancıyla, farklılıklarıyla özlediğimiz demokratik Türkiye’nin bir örneğini sunan Gezi Parkı Direnişini ve katılan milyonlarca yurttaşımızı selamlıyoruz. Buradayız, tüm güzellikleriyle halk burada.

Biz burada barışçıl amaçlarla dayanışmayı örüyorken; hükümetimiz Ankara’da, İzmir’de, Antakya’da, Rize’de, Tunceli’de ve daha pek çok yerde vahşi saldırılar sürüyor. Komplolar, provokasyonlar, tuzaklar devam ediyor.

24 Saat dönüşümlü olarak ekranlardan aynı şeyi söyleniyor, aynı amaçla söyleniyor.

Farklı ağızlar aynı dilde konuşuyor. Verilen tüm mesajlar açıktır;

Ne zaman vatanı birlikte kurduk, dediklerinde, biliriz ki farklılıklarımızı bizi dağıtmak için kullanırlar.

Marjinaller, dediklerinde, geniş kesimlerin sahiplendiği ve kendi talepleri ile eklendiği bu mücadeleyi küçükmüş gibi, ülke yangın yerine dönmemiş gibi, meşru değilmiş gibi göstermek istiyorlar.

Samimi vatandaşlar, çevre duyarlılığı olan vatandaşlar dediklerinde, alanlarda taleplerini haykıranları tehdit ediyorlar.

Provokasyon dediklerinde, polis saldırılarını, devleti temsilen yapılan konuşmalarda kullanılan tahrik dilinin yarattığı etkiyi gizlemeye çalışıyorlar.

Dün Taksim Dayanışması olarak ortaklaştırdığımız talep ve tespitleri iletmek üzere Sn. Bülent Arınç ile yapılan görüşme, somut herhangi bir adım atılmayacağı izlenimini desteklemektedir.

Akabinde, birkaç saat sonrasında Ankara Kızılay meydanındaki eyleme uyarı yapılmaksızın şiddetli bir polis saldırısı gerçekleştirilmiştir. Bugün de Sn. Tayyip Erdoğan’ın Tunus’tan, Muammer Güler’in Ankara’dan gün içinde yaptıkları açıklama ve söylemler bizleri şaşırtmayan minvaldedir.

Günlerdir, hatta 1 Mayıs’tan beri yoğunlaşarak süren polis şiddetini haklı göstermek üzere geliştirilen söylemlerle, tepkiyle sokağa dökülen halk hedef gösterilmektedir. Marjinal, provokatör, illegal gibi yaftalamalar ile haklı ve meşru talep ve tepkilerin kamuoyundan gizlenmesi ve alanlarda yaratılmış dayanışma ruhunun zedelenmesi hedeflenmektedir.

Soruyoruz, şiddet uygulayan kimdir? Sabaha karşı uyuyan insanlara gazlarla, joplarla saldıran kimdir? Tomalarla, sivil araçlarla halkın arasına dalan kimdir? Lazerle hedef belirleyerek gaz fişeklerini gözlere ve kafalara sıkmak suretiyle, ağır yaralanmalara ölümlere sebep olanlar kimdir, kimlerden emir almaktadır? Portakal gazı ve gerçek merminin söylenti olduğunu söyleyen Muammer Güler bunlara cevap versin.

Hükümet dönemlerinde hakların ve özgürlüklerin genişlediği vurgusu eşliğinde giderek tırmandırılan polis şiddetine eşlik eden bu söylemler öfkeyi daha da yükseltecektir.

Dün Sn. Arınç ile olan görüşmemizin ardından yaptığımız açıklamada da söylediğimiz gibi bu olayı başlatan devlettir. Başta Taksim Dayanışması olmak üzere, halkın somut taleplerini karşılaması ve alanlarda yükselen tüm tepkileri hesaba katarak adımlar atması gereken de devlettir.

Bizler Taksim Dayanışması olarak gerek görüşmedeki yaklaşımı, gerekse ardından gerçekleşen açıklamaları, devletin insiyatif ve güvenilirliğini giderek kaybettiğinin bir göstergesi olarak görüyoruz.

Bizleri ayırarak güçsüz düşürmeyi düşünüyor iseniz, taleplerimizin net olduğunu, her söylem ve saldırının bu taleplere daha da güçlü sarılmamıza neden olduğunu bir kez daha belirtelim.

Başta Gezi Parkı ve Taksim olmak üzere ülkenin pek çok yerinde sokağa dökülenlerin talepleri haklı ve meşrudur. Buna gölge düşürerek dayanışmayı zedelemek ve sahip çıkılan ortak değerleri tahrip konusunda ısrarcı olmak çözüm değil çözümsüzlük üretecektir.

Bizler haklı ve meşru mücadelemizi sürdürürken, taleplerimizden geri adım atmayacağımızı bir kez daha ilan ediyor, herkesi sokakların bu kararlılığının geleceği aydınlatacak güç olduğunu göstermeye çağırıyoruz. Haklı mücadelemiz katılamayan tüm yurttaşlarımızı destek olmaya çağırıyoruz. Çünkü meşru, haklı ve doğru olan biziz. Bir kez daha devlete ve hükümete sesleniyoruz. Yanlış yapıyorsunuz, vazgeçin ve demokrasinin gereklerini yerine getirin.

BU DAHA BAŞLANGIÇ MÜCADELEYE DEVAM!

Taksim Dayanışması